Bu yazımızda korona virüsü salgınının etkisini de göz önünde bulundurarak 2020 haziran ayı itibariyle, Türkiye, gelişmekte olan ülkeler ve dünya ekonomisi üzerine ekonomik değerlendirme paylaşımı yapacağız.
Korona Virüsü Salgınının Ekonomik Etkisi
Covid-19 korona virüsü salgınının etkisiyle riskli görünen gelişmekte olan ülkelerden 100 milyar dolar sermaye çıkışı olmuştu. Türkiye’de bu miktar 10 milyar doların üzerinde oldu. Geçen hafta itibariyle risk iştahının artması sonucunda gelişmekte olan ülkelere bir miktar sermaye girişi oldu Ancak Arjantin, Brezilya gibi bazı hedef ülkeler bundan pek faydalanamayacaktır diye tahmin ediyoruz.
Dünya’da Ekonomik Değerlendirme
Eğer sermaye akışları hızlanırsa Türkiye de bundan olumlu yönde etkilenecektir. Çünkü dolar bazında Borsa İstanbul gerçekten çok ucuz ve düşük görünüyor. Dünya borsalarında kayıtların önemli bir kısmı alındı. Yani dünya borsalarında bir doyum oluştu olarak görünüyor. Yine Amerika Birleşik Devletlerinde sıfır faiz var, Avrupa Birliği ülkelerinde, Japonya’da, İngiltere’de eksi faiz var. Yani risk daha yükselirse gelişmekte olan ülkelerin borsalarına ciddi bir para akışı olabilir. Dünya genelinde 130 trilyon doları aşkın bir para üretildi. Bu paraların %30’u dışarı çıkarsa 40 milyar dolar gibi bir rakam yapacaktır. Bunun %5 civarında bir rakamı Türkiye’ye gelecek olursa 8 milyar dolar olur ki bu parada borsa üzerinde oldukça etkili olur.
Türkiye Ekonomik Durum Değerlendirmesi
Türkiye ekonomisinin kırılganlığının altında döviz cinsi borcu yatmaktadır. Türkiye’nin kısa vadeli 170 milyar dolar kadar borcu bulunuyor. Turizm gelirlerinin koronavirüsü salgın nedeniyle düşmesi 20 milyar dolarlık bir kayba neden oldu. 2018 yılı kur şoku ve 2019 yılındaki reel sektör krizi ile Türkiye’de bir ekonomik kriz olarak izlendi. Bu yıl da salgının eklenmesi ile Türkiye ekonomisi oldukça yıprattı. Bütçe açığı 140 milyar dolara geldi ve kısa dönemli acil sermaye ihtiyacının artmasının yanı sıra Merkez Bankası, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu gibi kuruluşların özelliğini kaybettiğine dair iddialar Türkiye ekonomisini kırılgan yaptı. Bunlar da Türkiye ekonomisine yabancı sermaye girişinde yabancıların daha dikkatli olmalarına neden oluyor.
Önümüzdeki süreçte Eğer Türkiye’de ekonomik anlamda önemli reformlar yapılırsa Türkiye’ye sermaye girişi hızlanabilir. Bu yapısal reformlarla beraber Türkiye’nin risk primi de düşer Türkiye’nin dışarıdan sermaye bulması da kolaylaştırabilir.
Haziran ayı itibariyle “normalleşme” sürecinde ekonomik göstergelerin hem ülke, hem dünya hem de kendi özelimizde iyi olması temennisiyle, güzel bir ay geçirmenizi dileriz.