GİRİŞ
“İktisadi, Sosyal ve Siyasal Boyutlarıyla İslam Ülkeleri Arasında İşbirliği” başlıklı elinizdeki çalışmanın bu bölümü, çalışmanın konusunu oluşturan Ülkeleri daraltarak Arap ülkeleri özeli üzerine odaklanmaktadır.
Çalışmanın bu bölümünün içeriğini oluşturan Ülkelerin ‘İslam’ ortak
paydasının yanı sıra dil ve milliyet ortak paydalarının da sahip olmaları İşbirliğinin gerek İktisadi gerek Sosyal özellikle de Siyasal Boyutlarının üst derecelerde olduğu kanaatinin oluşmasına yol açmaktadır. Bu bölüm, Arap Ülkeleri arasında iktisadi, sosyal ve siyasal bir işbirliği olup olmadığını, bahis konusu bu iş birliğinin çerçevesini ve boyutlarını bunu sağlamak amacıyla kurulmuş olan bir organizasyon olan Arap Devletleri Ligi şahsında incelemeyi amaç edinmiştir.
Bu bölüm, ontolojisi itibariyle uluslararası ilişkiler kuramlarından gerçekçi (realist) bir bakış açısı ile kaleme alınmıştır. Örneklemi olan Arap Devletleri Liginin etkinliklerini bu bağlamda ele almaktadır. Kuruluşu ve öncesinde arka planı olarak Arap ülkelerinin bir araya gelip ortak hareket edebilme yeteneği gösterebilmeleri düşüncesi uluslararası ilişkilerde işbirliğini öne çıkaran ideal bakış açıları ile ilintilendirilebiliyor iken Arap Devletleri Ligi güttüğü politikalar ve karşı karşıya bulunduğu olaylar karşısında ‘ideal’ politikalar oluşturup uygulayabiliyor olmaktan uzak kalmıştır.
Çalışma bu bağlamda, ortak tarih, dil, din ve etnik köken gibi çok önemli ortak paydalara sahip olan Lig üyesi ülkelerin netice itibariyle birer ulus devlet oldukları, bu yüzden de, Arap devletlerinin ‘ortak çıkarları’ yerine kendi ‘ulusal çıkarlarını’ öncelediklerini ön görmektedir. Ligin, iktisadi,
sosyal ve siyasal boyutlarıyla bir işbirliği zemini ve ortak hareket etme platformu olmaktan uzak kaldığı önermesini kurmaktadır.
Lig üyesi ülkelerin Mısırlılık, Suudi Arabistanlılık, Suriyelilik, Yemenlilik, Tunusluluk, Ürdünlülük, Libyalılık veya Lübnanlılık gibi ‘ulus devlet çıkarlarını’ öncelemeleri, Arap Devletleri Liginin ‘ortak çıkar alanları’ geliştirebilmelerinin ötelenmesine neden olmaktadır.
Her ne kadar hem Arap olsalar bile, hem Arapça konuşsalar bile hem de Müslüman olsalar bile Arap Devletleri Ligi üyesi ülkelerin birbirleri arasındaki sorunları çözüp kendi aralarında ‘barışçıl’ ilişkiler geliştirme yolunda daha fazla mesafe kat etmeleri gerektiği düşüncesi ağırlığını
korumaktadır. Lig ancak bu şekliyle kuruluş amacının gerekliliklerini yerine getirip uluslararası camiada fonksiyonel olabilecektir.
Eline aldığı sorunsalı açıklığa kavuşturabilmek için bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, Arap Devletleri Liginin kuruluş sürecini ana hatlarıyla aydınlatmaktadır. İkinci bölümün konusu ise Lig işbirliği sınırları ve çerçevesini oluşturan Arap Devletleri Ligi Yasasını mercek
altına almaktadır.
Arap Devletleri Ligi üyesi ülkeler ve üyesi oldukları Lige yaklaşımları ve bakış açıları üçüncü bölümde ele alınmaktadır. Son bölümde ise seçilmiş bazı örnek olaylardan yola çıkılarak Arap Devletleri Ligi ve üyesi ülkelerinin, bu işbirliği ve ortaklık platformu çerçevesindeki, faaliyetleri incelenmektedir.
A. ARAP DEVLETLERİ LİGİ KURULUŞU SÜRECİ
Arap ülkeleri, henüz Arap Devletleri Ligi kurulmadan önce de, bir çeşit birlik oluşturma ve birlikte hareket etme fikriyatına sahip olmuşlardır. Bir Arap Birliği oluşturulması çabası Emir Abdullah, Nuri El Said, Nahas Paşa, Şükrü el Kuvvetli gibi farklı devlet adamları tarafından dile getirilmiştir.
Ülkeleri sınırları içerisindeki hükümranlıklarını tam bir Birlik neticesi ile
kaybetmemek yaklaşımı bir kısım Arap devletleri tarafından daha önemsenmiştir. 25 Eylül 1944’te Arap ülkeleri delegasyonları İskenderiye’de bir araya gelip bir Hazırlık Komitesi kurmuşlardır. 7 Ekim 1944’te Suudi Arabistan ve Yemen haricindeki Hazırlık Komitesi üyeleri tarafından ortak bir protokol imzalanmıştır. Suudi Arabistan ve Yemen delegeleri
Protokolün imzalanmadan önce kendi devletleri tarafından onaylanması gerektiğini belirtmişlerdir.
Protokol iki devletin yetkilileri tarafından onaylandıktan sonra Suudi Arabistan ve Yemen de bu Protokolü imzalamışlardır. Protokol, Arap Devletleri Ligi kurulmasını önermekte, bağımsız Arap devletlerinin bu yeni organizasyona katılabileceklerini ifade etmektedir (Khadduri, 1946: 765).
Hazırlık Komitesinin üyeleri bir Arap Konferansı halinde bir araya gelip 22 Mart 1945’de Arap Paktını imzalamışlardır. Lig’in Anayasası hükmünde olan bu Paktın kurucu imzacı devletleri Mısır, Transürdün, Suriye, Lübnan, Irak, Suudi Arabistan ve Yemen’dir (Khadduri, 1946: 766).
Arap Ligi, birçok farklı hukuki kişilikten oluşan bir hukuki varlıktır. 1945 yılında kurulan bu yapılanma farklı bakış açılarını ve yaklaşımları içerisinde barındırmaktadır. Panarabizm bakış açısı, bu Ligi gerçek bir birliğe evrilme yolunda, bir başlangıç noktası olarak değerlendirmektedir.
Lig’in Arap ülkeleri arasında daha sıkı ve yakın işbirliğinin zemini olacağı öngörülmektedir.
Arap Ligi’nin kurucu ülkelerinin bir kısım milli çıkarlarını yerine getirmenin bir aracı olduğu düşüncesi de bulunmaktadır (Khadduri, 1946: 775). Filistin meselesi gibi Arap dünyasının karşı karşıya bulunduğu sorunların çözümünde ortak hareket etmek için bir zemin oluşturacağı öngörülmektedir.
Arap Ligi’nin İslam ülkelerinde çeşitli yansımaları olmuştur. Arap Ligi’nin İslami bir organizasyon olup olmadığı sorgulanmış, neden sadece Araplar ile sınırlı tutulduğu soruları yöneltmiştir (Abu Saud, 1954: 17). 1954 yılı itibariyle Ligin sekiz üyesinin (Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Mısır ve Libya) ana dilinin Arapça olduğu ancak aynı antropolik kökenden gelmedikleri belirtilmiştir. Bir Iraklı ile bir Libyalı arasında çok az bir benzerlik olduğu, bir Lübnanlı ile bir Yemenli arasında ırk olarak herhangi bir ilişki olmadığı ifade edilmiştir.(Abu Saud, 1954: 17). Bağımsızlıklarını kazandıktan sonraki zaman dilimi içerisinde Tunus,
Cezayir, Sudan ve Fas’ın da Lige üye olacakları zaten öngörülebilmektedir.
Bahsi geçen ülkelerin vatandaşlarının çıkar algıları, izledikleri politikalar ve bulundukları coğrafyalar gibi önemli bir kısım unsurların birbirlerinden bir hayli farklılık gösterdiği unutulmamalıdır.
Lig üyeleri, 1950 yılında da Arap Kollektif Güvenlik Paktı oluşturarak işbirliği zeminlerini daha da genişletmişlerdir. Meydana gelebilecek dış tehlikelere karşı Arap dünyasının tepkisini koordine etme görevini üstlenen bu yapılanma ile Arap Devletleri Ligi çifte misyon sahibi olmuştur; sorun çözme mekanizması misyonu ile bir kolektif güvenlik çerçevesi olması ve dış tehditlere karşı birleşik Arap tepkisi verecek bir ittifak (Dakhlallah, 2012: 55) olması. Uluslararası organizasyonlar ve bölgesel organizasyonlar temelinde Arap Devletleri Liginin, üyelik ve yüklendiği amaç göz önünde bulundurulduğunda, farklı ve ayrı bir konumda bulunduğunu
belirtmek gerekmektedir.
Birleşmiş Milletler ve özel komitelerinin üyelik statüleri bütün küreyi
kapsamaktadır. Afrika Birliği, Avrupa Birliği, Amerikan Devletleri Organizasyonu ve Güneydoğu Asya Devletleri Topluluğunun üyelik statüleri bölgeseldir. Ya da İslam İşbirliği Teşkilatı gibi din temelli organizasyonlar da bulunmaktadır. Ancak Arap Ligi ortak kültür ve dil temeli üzerine oturmaktadır (Mohamedou, 2016: 1222).
Üyelik statüsü bu kimlik ve aidiyete göre düzenlenmiştir. Bu özelliği de Lige küresel siyasette nev-i şahsına münhasır bir konum yüklemektedir. Üyeliğinin Türkiye, İran ve İsrail gibi Arap olmayan unsurlara açık olmaması sebebiyle Arap Ligi bölgesel bir organizasyon olma tanımlamasını tam olarak karşılayabiliyor olmaktan uzak kalmaktadır. Bir kolektif güvenlik çerçevesi olması ve birleşik bir Arap ittifakı olması özelliklerini taşıyor olmasıyla Ligi önemli bir ‘bölgesel aktör’ (Vanhullebusch, 2015: 164) olarak nitelendirmek
mümkündür.
B.ARAP DEVLETLERİ LİGİ YASASI (22 Mart 1945)
Madde 1: Arap Devletleri Ligi, bu Antlaşmayı (Paktı) imzalayan bağımsız Arap Devletlerinden oluşmaktadır. Her bağımsız Arap Devleti bu birliğe katılmak istediği takdirde bu konuda Genel Sekreterliğe yazılı isteğini bildirir ve bu yazılı istek verildikten sonraki ilk toplantıda Lig Konseyine sunulur.
Arap Ligi’nin temelini oluşturan Mısır, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan, Suriye, Transjordan ve Yemen arasında 22 Mart 1945’te imzalanan kurucu antlaşmanın metni (—— “Egypt,Iraq, Lebanon, Saudi Arabia, Transjordan, Yemen: Text of the Pact of the Arab
Madde 2: Lig’in amacı, Ona katılan devletlerarasındaki bağları kuvvetlendirmek, aralarında sıkı bir işbirliği gerçekleştirmek amacıyla siyasi faaliyetlerini birbirlerine uydurmak, bağımsızlık ve egemenliklerini korumak ve genel olarak Arap ülkelerinin refah ve menfaatlerini göz önünde bulundurmaktır. Birliğin diğer amaçları ise üyesi devletlerarasında, devletlerden her birinin bünyesini ve bu devlette yürürlükte olan şartları göz önünde bulundurmak suretiyle aşağıdaki alanlarda sıkı işbirliği sağlamaktır:
Ticari ilişkiler, gümrükler, para birimi, tarım ve endüstriyi içeren ekonomik ve finansal ilişkiler, Demiryolları, karayolları, havacılık, denizcilik, telgraf ve posta unsurlarını içeren iletişimler, Kültürel ilişkiler, Vatandaşlık işleri, pasaportlar, vizeler, yargı infazı ve suçluların değişimi, Sosyal refah ilişkileri, Sağlık problemleri
Madde 3: Lig, üyesi devletlerin temsilcilerinden oluşan bir Konsey’e (Meclis) sahip olacaktır. Her devletin, temsilcisi sayısından bağımsız olarak, bir oy hakkı olacaktır. Konsey’e, Ligin amaçlarını yerine getirecek fonksiyonlar ve üye devletlerarasında bir önceki maddede belirtilen konular arasında varılan mutabakatlarda veya başka sorunlarda denetleme vetatbik etme görevi yüklenmiştir.
Madde 4: ikinci maddede listelenen sorunların her biri için Ligin üyesi devletlerinin temsil edileceği özel komiteler oluşturulacaktır. …
Madde 5: Arap Ligi devletlerinden ikisi veya daha fazlasının arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için kuvvete başvurması doğru değildir..
Madde 6: Lige üye olan bir devlet, diğer herhangi bir devlet tarafından saldırıya veya saldırı tehditline uğrarsa, bu üye devlet Lig Konseyini derhal toplantıya çağırır. Konsey, böyle bir saldırıyı giderecek tedbirleri oy birliği ile kararlaştırır. Saldırı, üye devletlerden birisi tarafından yapıldığı takdirde, kararın alınmasında gerekli oy birliğine saldıran devletin oyu girmez. Saldırı, saldırıya uğrayan üye devlet hükümetini Konsey ile temas kurmaktan aciz bırakırsa, bu devletin Konseydeki temsilcisinin konsey ile teması imkânsız olursa, üye devletlerden herhangi birisi Konsey’in toplantıya çağrılmasını isteyebilir.
Madde 7: Konseyin oy birliği ile alacağı kararalar, bütün üye devletler için bağlayıcıdır. Konseyin oy çokluğuyla vereceği kararlar ise sadece bu kararı kabul edenler için uygundur. Her iki halde de Konseyin kararları her üye devlet tarafından o devletin esas bünyesine uyacak şekilde esas olunur.
Madde 8: Lig üyesi her bir devlet, üye diğer ülkelerde kurulmuş olan hükümete saygı gösterecektir. Her üye, kurulmuş olan hükümet sistemini değiştirmeye yönelik hareketlerden kaçınacaktır.
Madde 9: Arap Ligi’ne üye olan devletlerden aralarında işbu anlaşmada yer alan bağlardan daha kuvvetli işbirliği kurmak isteyecek olanlar, bu amaçla, aralarında istedikleri her türlü anlaşmayı yapabilirler. Lig’e göre üye olan bir devlet Lig’e girmeden önce herhangi bir devletle yaptığı anlaşmalar veya bundan sonra yapılacak anlaşmalar, Lig’in diğer üyelerini bağlayamaz.
Madde 10: Arap Devletleri Ligi’nin sürekli merkezi Kahire’de olacaktır. Konsey, tasarladığı
başka bir yerde toplanabilecektir.
Madde 11: Lig Konseyi, olağan olarak yılda iki sefer, Mart ve Ekim, bir araya gelecektir. Lig, olağanüstü durumlarda iki üyesinin talebi üzerine ihtiyaç duyulan herhangi bir zamanda da toplanabilecektir.
Madde 12: Ligin Genel Sekreter, Yardımcı Sekreterler ve yeterli sayıda memurdan oluşan sürekli bir Genel Sekreterliği olacaktır. ….
Madde 13: Genel Sekreter Ligin taslak bütçesini hazırlayacak ve her mali yıl başlamadan önce Konseyin onayına sunacaktır. …..
Madde 14: Lig Konseyinin üyeleri, komitelerin üyeleri ve iç işleyiş ile organizasyondan sorumlu memurlar görevlerini yerine getirdikleri sürelerde diplomatik ayrıcalık ve dokunulmazlıklardan istifade edeceklerdir. ….
Madde 15: Konsey’in ilk oturumu Mısır hükümeti başkanının daveti üzerine bir araya gelecektir. Sonrasında Genel Sekreterin daveti üzerine toplanacaktır. Lig üyesi devletlerin temsilcileri Konsey başkanlığını her bir olağan oturumda rotasyon ile sırayla yapacaklardır.
Madde 16: Bu Antlaşmada belirtilen hususlar dışında aşağıda belirtilen maddeler için Konseyin daha etkili karar alabilmesi adına oy çokluğu yeterli olacaktır:
Personel ile ilgili konular
Ligin bütçesinin onaylanması
Konseyin iç yapılanması, komiteler ve Genel Sekreter
Oturumların ertelenmesi
Madde 17: Ligin üyesi her bir ülke, Lig üyesi başka bir ülke ile ya da üçüncü bir ülke ile imzaladığı her antlaşma veya mutabakatın bir kopyasını Genel Sekreterliğe tevdi edecektir.
Madde 18: Eğer üye bir devlet Lig’den ayrılmayı isterse, iş bu ayrılmanın yürürlüğe gireceği tarihten bir sene önce niyeti konusunda Konseyi bilgilendirecektir. Lig Konseyi, iş bu Antlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmede başarısız olan herhangi bir ülkenin Ligden ayrılması için, ilgili üye oyu haricinde, oy birliği ile karar alabilir.
Madde 19: Lig üyelerinin üçte ikisinin çoğunluğu ile özellikle üye ülkeleri arasındaki ilişkilerin kuvvetlendirilmesi, bir Arap Adalet Divanı kurulması ve gelecekte istikrar ve barışın garanti edilmesi adına uluslararası kuruluşlar ve Lig arasındaki ilişiklileri düzenlemek için iş bu Antlaşma tadil edilebilir. ……
Madde 20: Bu Antlaşma ve Ekleri her bir imzacı ülkenin yürürlükte olan kanununa göre onaylanacaktır. …
League”, The American Journal of International Law, Cilt: 39, No: 4, Supplement: Official Documents, Kasım 1945, ss: 266-272.)’den alınmıştır.
İkinci maddede de belirtildiği üzere Ligin amacı İslam ülkeleri arasındaki iktisadi, sosyal ve siyasal alanlardaki işbirliğini inceleyen bu kitap çalışmasının Arap ülkeleri özelinde daraltılmış halini içermektedir. Sıralanan alanlarda üye ülkelerin menfaatlerini birbirleri ile uyumlu hale getirme amacı taşıyan Lig Arap ülkelerinin refah ve menfaatlerini göz önünde bulundurarak sıkı bir işbirliği meydana getirme çabasındadır.
Ligin etkinlikleri üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan Konsey’in (Meclis) sorumluluğuna bırakılmaktadır. Lig üyesi devletlerarasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için kuvvet kullanımının doğru olmadığı imzacı ülkeler tarafından kabul edilmiştir. Hâlbuki Irak’ın Kuveyt’i işgali sürecinde yaşandığı gibi başka zamanlarda da Lig üyesi ülkelerin bizzat kendileri beşinci maddeyi ihlal ederek birbirleri ile savaşma yoluna gittikleri hatırlanmaktadır.
Arap Devletleri Ligi bir kurum olarak, yasasının kendisine yüklediği bir sorumluluk ile başka bölgesel veya uluslararası organizasyonlar ile üyesi ülkelerin ortak çıkarına hizmet etmek maksadıyla kurumsal ilişki de geliştirebilmektedir. Bunun bir örneği 2014 yılında kurulan Avrupa
Birliği- Arap Devletleri Ligi Stratejik Diyalogudur. Bahis konusu stratejik diyalog Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile Arap Devletleri Ligi üyesi devletlerarasında ortak anlayış, koordinasyon ve imkân olan sahalarda siyasi ve güvenlik konularında birlikteliği artırmayı amaç edinmektedir.
Stratejik Diyalog, erken uyarı ve kriz yönetimi, çatışma yönetimi, terörizm ve ulus aşırı organize suçlar ile mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır(Johansson-Nogues, 2015: 298). Arap Devletleri Ligi idealist bir bakış açısıyla üyelerinin ortak tarih, dil, din ve milliyet gibi unsurlarının etkisiyle birlikte hareket edeceği çıkarsamasıyla kurulmuştur. Ancak Ligin faaliyetlerinin gerçekçi (realist) paradigmanın etkisi alanında yürütüldüğünü öne sürmek daha
anlamlı olacaktır. Ligin yukarıda verilen Yasasının çizdiği çerçevenin yapısından kaynaklanan bir kısım sorunları bulunmaktadır. Ligin yetki, üye ülkeleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümü, ortak zemin ve değer oluşturulamaması, üye ülkelerin ortak savunma ve güvenlik algıları,
alınan kararların uygulamaya geçirilememesi ve yaptırım kapasitesi ile kendi aldığı kararlar ile çelişebilmesi gibi sorunları bulunmaktadır (Poyraz Akyol,2017:299). Gerçekte olan (realist) çerçeve ve koşullar, olması istenen (ideal) ulaşılması için yola çıkılan ütopyanın önünde bir engel olarak durmaya devam etmektedir.
C. ARAP DEVLETLERİ LİGİ ÜYESİ ÜLKELER
1945 yılında kurulmuş olan Ligin 2018 yılı itibariyle üye sayısı yirmi ikidir. Yirmi iki üyelik bir platform olarak Lig ortak homojen olmaktan ziyade heterojen özellikler göstermektedir. Kurucu üyelere sonrasında sırasıyla 1953 yılında Libya, 1956 yılında Sudan, 1958 yılında Tunus ve Fas, 1961 yılında Kuveyt, 1962 yılında Cezayir, 1971 yılında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Umman ve Katar, 1973 yılında Moritanya, 1974 yılında Somali, 1977 yılında Cibuti ve 1993 yılında Komoros üye olmuşlardır.
Ligin üyesi ülkelerin yönetim şekilleri birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Arap Devletleri Ligi kurucu yasasının sekizinci maddesi de bu konuya değinmiş, Lig üyesi her bir devlet, üye diğer ülkelerde kurulmuş olan hükümete saygı göstermesini istemiş; üyelerin diğer ülkelerde kurulmuş olan hükümet sistemini değiştirmeye yönelik hareketlerden kaçınmasını şart koşmuştur. İç politika yapım süreçleri birbirlerinden
farklı olan yapılanmaların dış politika yapım ve uygulama süreçlerinde de farklılıklar gözlenebilmektedir.
Üye ülkelerin yönetim kültürleri üniter parlamenter monarşi, miras
yoluyla geçen mutlak monarşiler federasyonu, anayasal monarşi, üniter yarı başkanlık cumhuriyet, üniter İslami mutlak monarşi, federal başkanlık cumhuriyeti, baskın-parti üniter yarı başkanlık devleti, federal parlamenter cumhuriyet, mutlak monarşi altında üniter İslami devlet ve emirlik gibi çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Yönetim modellerindeki bu farklılık, Ligin heterojen yapısını daha da derinleştirmekte ve ortak hareket etmeyi daha da zorlaştırmaktadır.
Ligin üyesi ülkelerin nüfus sayıları da farklılıklar göstermektedir. Yirmi iki tane ülkenin nüfus sayılarının farklı olması doğaldır. İncelemeye konu olması ise Lig üyesi ülkelerin yöneticilerinin bakmakla yükümlü oldukları, çıkarlarını koruma amacı güttükleri vatandaşları sayısının büyüklüğü ve küçüklüğüdür. Ülke gelirlerinin ekonomik refaha ve gelir dağılımına yansıması ve vatandaşların istifadesine sunulması uygulamalarıdır.
1 milyonun altında nüfusa sahip olan Cibuti ve Komoros ile 37 milyon vatandaşına bakmakla yükümlü olan Cezayir ya da yaklaşık olarak 91 milyon vatandaşının refahını ve güvenliğini sağlamak ile yükümlü olan Mısır’ın aynı algılara sahip olması bir hayli zordur.
Ligin heterojen yapısı, üyesi ülkelerin ekonomik kapasiteleri bağlamında ele alındığında ise heterojen tablo çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Anlaşılacağı üzere üye ülkelerin kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hâsılaları birbirine yakın değildir.
Katar’ın 63,505.8 Dolar olan hasılası Yemen’in 499.8 Dolar olan hasılasının yaklaşık olarak 127 katıdır. Üye iki ülkenin gelirlerinin karşılaştırılması ile bariz bir şekilde ortaya çıkan ekonomik güç arasındaki bu farklılık Ligin genelinde de gözlemlenebilmektedir.
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Bahreyn gibi ülkelerin ekonomik güçleri neticesinde uluslararası siyasetteki yerleri, küresel politikalara etkileri, bakış açıları ve birer ulus devlet olarak çıkar algılamaları ile Yemen, Somali, Cibuti, Moritanya ve Komoros gibi ülkelerin bakış açıları bir hayli farklılıklar barındırmaktadır.
Ekonomik güçleri, nüfus sayıları (dolayısıyla asker sayıları), yönetim kültürleri ve diğer uluslararası angajmanları birbirlerinden farklı olan Lig üyesi ülkelerin küresel siyaseti algılamalar, kendilerine bire konum edinmeleri ve netice itibariyle farklı bakış açılarıyla hareket etmeleri doğaldır.
Ortak karar almakta zorlanılması ve birlikte hareket etme yetisinden çoğunlukla mahrum kalınması, Arap Devletleri Ligi’nin etkili ve yetkili bir organizasyon olabilmesi önündeki önemli bir engeldir. Arap ülkeleri önündeki bu engel, bu kitabın konusunu oluşturan İslam ülkeleri arasında iktisadi, sosyal ve siyasal boyutlarıyla bir işbirliği geliştirilebilmesinin de önünde bir engel olarak durmaktadır.
D. ARAP DEVLETLERİ LİGİ VE ÜYESİ ÜLKELERİN FAALİYETLERİ: SEÇİLMİŞ ÖRNEKLER
Ortak bir geçmişe sahip olmaları, aydı dini paylaşmaları, aynı dili konuşmaları, toplumsal yapıları ve yaşam şekillerinin büyük benzerlikler göstermeleri, Arap toplumlarının ortak kimliklere sahip olmalarını da beraberinde getirmiştir (Hourani, 1947: 126). Ortak paydanın büyüklüğü, ortak hareket etme güdüsü ile kurulan Arap Devletleri Ligine atfedilen önemin ve bağlanılan umutların büyük olmasını da, haklı olarak, beraberinde getirmiştir.
1948 yılında yaşanan birinci Arap-İsrail savaşı Arap Devletleri Ligi ve üyesi ülkelerin karşılaştıkları ilk ciddi sınav hükmündedir. İsrail Devletinin kurulduğunun ilan edilmesiyle birlikte Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan Irak Filistin’e asker gönderip İsrail kuvvetleri ile savaşma kararı almışlardır.
Alınan bu karar, Lig yasasının altıncı maddesi kapsamında alınmıştır. Ürdün Kralı Abdullah, bu savaşta ortak Arap ordularının başkomutanı olmakta ısrar etmiş; aksi takdirde savaşa katılmayacağını belirtmiştir. Arap ordularının koordine edinmesinde sıkıntılar yaşanmış, üye devletlerarasındaki çekişmenin başarısızlığın en önemli sebeplerinin başında geldiği belirtilmiştir.
Savaş neticesinde bir kısım Filistin toprağı İsrail tarafından işgal edilmiştir. Arapların elinde kalan Filistin topraklarını ise Ürdün’ün ilhak ettiğini 1950 yılı Nisan ayında Kral Abdullah açıklamıştır (Armaoğlu, 1964: 48). Lig ve üyesi ülkeler karşılaştıkları ilk ciddi sınavdan başarı ile çıkamamışlardır.
1945 yılında kuruluşunun üzerinden henüz çok geçmemiş iken, daha 1956 yılında, Ligin ‘olması istenileni’ tatmin edici olmaktan uzak olduğu; saygınlığı ve etkinliğinin Araplar arasında bile azalıp erozyona uğradığı ifade edilmeye başlamıştır. Nitekim dönemin Arap Haber Ajansı
Genel Direktörü Thomas Little gibi çalışmalarını Arap dünyası üzerine yoğunlaştıranlar Arap ülkeleri arasındaki su yüzüne çıkan gerginlik ve sorunların Lig bünyesinde aslında ulaşılması istenen ideallerden daha büyük olduğunu ifade etmişlerdir(Little, 1956: 138).
Ligin karşı karşıya bulunduğu en temel sorun, üyesi ülkelerinin ‘hükümranlıkları’ meselesi ile ilgili konular karşısında takınacağı tavır ve yükleneceği sorumluluk karşısında icraat makamı olan Konsey’in yetkisinin ve kapasitesinin neredeyse hiç olmamasıdır. Konsey tarafından alınan
kararların uygulanması konusunda bir uygulama; kararlara uymayan üyeler üzerinde bir yaptırım mekanizması bulunmamaktadır. Üye devletlerin birbirleri arasındaki sorunların çözümünde etkili
olmaktan uzak kalınmasının yanı sıra üye devletlerin kendi sınırları içerisindeki problemlerin çözümünde de yetersiz kalması Ligin bölgesel siyaset ve güvenlik konularına müdahale etme ve çözüme kavuşturma yetisinin altını oymaktadır (Maksoud, 1995: 582).
1968 yılı Ocak ayında Birleşik Krallık’ın Orta Doğu bölgesinden çekildiğinin resmi olarak ilan edilmesinden sonra 1971 yılı içerisinde Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Bahreyn Arap Devletleri Ligine üye olmuşlardır. Bahis konusu bu üyelik –henüz- gerçekleşmeden 22 Ekim 1964 tarihinde dönemin Arap Ligi Genel Sekreteri (Mısırlı) AbdülHaluk Hasan beraberinde Irak, Kuveyt ve Suudi Arabistan hükümetlerinin temsilcileriyle birlikte Bahreyn’e gelip Koruma Altındaki Ülkelerini (Bahreyn, Katar ve Abu Dhabi) bir ‘kardeşlik misyonu’ çerçevesinde ziyaret etmiştir (Bismark, 2011: 2).
Hatırlanacağı üzere Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn 2017 yılında Katar’a yönelik uluslararası yaptırımlar uygulamaya koymuşlardır. 1964 yılındaki bir ‘kardeşlik misyonu’ ilişkileri yumağının 53 yıl gibi kısa bir süre içerisinde 2017 yılında bir ambargo ve yaptırım boyutuna evrildiği gerçeği Ligin temellerinin ve felsefesinin ne kadar sağlam olduğunu(!) tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde bizatihi kendisi ortaya koymaktadır. Tamamı üye devletlerden oluşan bu ülkeler arasındaki sorunların çözümünde ortak işbirliği platformları olan Lig herhangi bir varlık gösterememiştir.
Arap Devletleri Liginin etkili ve yetkili bir uluslararası organizasyon olabilmesinin önündeki bir diğer engel de üyesi ülkelerin birbirleri arasında olan çekişmeleri bu ortak platformun gündemine taşımaları; kendi bireysel politikalarına alet etmeye çalışmalarıdır. Örneğin, Irak ve
Mısır arasında Arap dünyasına liderlik etmek hissiyatında öne geçme çalışmaları olduğu yaygın olarak kabul edilen bir algıdır. Mısır’ın kendi ulusal çıkar hesaplamaları gereği İsrail ile barış anlaşması imzalaması üzerine Irak Arap Ligini Bağdat’ta toplantıya çağırmış ve Mısır’a karşı bir
kısım kararlar alınmıştır. 1979 yılı itibariyle 21 üyesi olan Ligin diğer üyelerinin herhangi biri tarafından değil de Irak tarafından toplantıya çağrılması ve Kahire’ye yönelik olarak yapılacak yaptırımların Bağdat’ta alınması dikkate değerdir.
27 Mart 1979’da Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir araya gelen Arap Ligi üyeleri, Mısır’ın İsrail ile Anlaşmaya varması üzerine şu kararları almıştır (Sander, 2000: 545).
i. Arap Devletlerinin hemen büyükelçilerini Mısır’dan çekmeleri ve diplomatik ilişkilerini kesmeleri
ii. Arap Birliği merkezinin geçici olarak Tunus’a taşınması
iii. Mısır’ın bağlantısızlık hareketi, İslam Konferansı Örgütü ve Arap Ligindeki üyeliklerinin
askıya alınması
iv. Mısır’a Arap devletlerince yapılan her türlü ekonomik yardımın kesilmesi ve ticari kolaylıkların durdurulması
Üye ülkelerin kendi ulusal çıkarlarını önceleyip Arap Ligini ise bunların realize edilmesi için bir platform olarak kullanmalarının bir diğer örneği de 2010 yılı Aralık ayı işle başlayan Arap Baharı süreci sonrasında gözlemlenebilmektedir.
Arap halkları tarafından demokrasi, insan hakları, yönetimde temsil gibi taleplerin yüksek sesler ile dile getirilmeye başladığı zaman dilimlerinde
Katar ve Suudi Arabistan protestoculara karşı Bahreyn yönetimi yanında yer almış, konuyu Arap Ligi ne dahi havale etmemişlerdir. Hal böyle iken yine aynı Katar ve Suudi Arabistan Libya’da ve Suriye’de yaşanan protestolar nedeniyle Arap Liginin uluslararası bir askeri müdahale çağrısı
yapması için seferber olmuşlardır (Şahin Mencütek, 2014: 84).
Lig zirvesi toplantılarında alınan ‘ideal’ kararların uluslararası siyasetteki ‘gerçekçi’ yansımaları farklı olmuştur. Ligin aldığı kararları yerine getirebilme, güttüğü politikaları uygulayabilme kapasitesi sınırlı olmuştur. Bu da sonuç olarak Ligin etkisi ve yetkisinin bizatihi üyeleri tarafından sorgulanmasına neden olmuştur. Şöyle ki 1996 yılı Kahire Zirvesi Toplantısında “İsrail İşgal altındaki Filistin topraklarından Arap Kudüs’ünden, Suriye’nin Golan Tepelerinden ve Güney Lübnan ile Bekaa’dan çekilmelidir; Filistinlilerin bağımsız bir devlet kurmalarına izin
verilmelidir; Golan Tepeleri ve işgal altındaki Filistin topraklarında kurulun İsrail yerleşkeleri kaldırılmalıdır; İsrail sınırlarına yaptığı saldırılar nedeniyle Lübnan’a tazminat ödemelidir; Orta Doğu bölgesi kitle imha silahlarından arındırılmalıdır; Arap ülkeleri ekonomik ve sosyal olarak
birbirlerine daha fazla entegre olmalıdır …” (Arab League: Final Communique of Cairo Summit, 1996: 1280) denilmektedir. Ne var ki 2018 yılı itibariyle alınan bu kararların hiç birinin yerine
getirilemediği açıktır.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Bir örgüt şemsiyesi altında bir araya gelen Arap ülkelerinin devletler-üstü bir yapılanma ile İktisadi, Sosyal ve Siyasal alanlarda işbirliği yaparak Arap Birliğini sağlamak amacıyla kurulan Arap Devletleri Ligi’nin (Ay, 2018: 47) üstlendiği sorumluluğu yerine getirmekten uzak kaldığını ifade etmek anlamlı olacaktır.
Arap Devletleri Ligi etkinliği altında bulunan coğrafya dünyadaki en düşük bölge içi ticaret düzeyine sahip alanlardan bir tanesidir (Decreux, Hermelink ve Spies, 2012: 21). Lig iktisadi boyutuyla bir işbirliği ortamı sağlamaktan uzak kalmıştır.
Temel prensipleri, kurumsal kapasitesi ve operasyonel tecrübesi ile Arap Ligi etkili bir organizasyon olma görüntüsünden uzak kalmıştır. Karar alma ve uygulama mekanizmalarındaki zayıflıklar, üyesi ülkelerin hükümranlıkları konularındaki ısrarcı tutumları, ortak çıkarlar paydasını
genişletmek yerine üye ülkelerin kendi ulusal çıkar algılarına aşırı vurgu yapmaları ve bir örgüt olarak, faaliyetleri neticesinde, gerek üyesi ülkeler gerekse de uluslararası camiada kredibilitesini ve güvenirliğini yitirmesi gibi nedenlerle Arap Devletleri Ligi sosyal ve siyasi boyutlarıyla da
etkili bir işbirliği ortamı oluşturmaktan uzak kalmıştır.
Yazar : Doç. Dr. İdris DEMİR
Kaynak: https://arableague-us.org/wp/list-of-arab-league-countries/ (Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2018
https://knoema.com/mhrzolg/gdp-by-country-statistics-from-the-world-bank-1960-2017?country= … (Erişim Tarihi: 26 Temmuz 2018)